Yıllar sonra kalbimi açtığım adam, beni evliliğe ikna etmek için ne etmedi ki! İpek mendiller, el dokuması halılar, altın bilezikler… Köyün ağası bile araya girdiydi. Sonunda pes etmiş, “evet” demiştim. Mükemmel bir eş olmuştu bana, pişman edeceğini hiç düşünmemiştim. Ondan ayrı ahıra bile gitmezdim ama o gün gitmek zorundaydım. Çocukluğumda hep yanımda olan halam rahatsızlanmıştı, şehirdeki hastaneye yatırmışlardı.
Gittim ve birkaç gün kalacaktım. Eşim benimle gelmeyeceğini, tarlaların başında durması gerektiğini söyledi. Anlayışla karşıladım. Üç gün kalacaktım ama halam, “Ben iyileştim sayılır, sen yeni gelin sayılırsın, kocanın yanına dön,” dedi. Sanki kadın bir şeyler hissetmiş ya da içine doğmuştu. Bir günde bile özlemiştim eşimi, ona sürpriz yapmaya karar verdim ve döneceğimi söylemedim.
Otobüsten indiğimde sabahın körüydü. “O şimdi evde mışıl mışıl uyuyordur,” dedim. Ona kavuşacağım için içim içime sığmıyordu, hemen eve gelmek için adeta can atıyordum. Evin kapısına geldiğimde gözüm köyün fırınına takıldı. Gittim ve eşimin en sevdiği peynirli pideden aldım. Anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım, sessizce girdim. Odaya doğru gittim ama her zaman açık bıraktığı yatak odasının kapısı nedense bugün kapalıydı. Kapıya iyice yaklaştım, içeriden gelen inleme sesleri çok tanıdıktı içeriye girdiğimde Kapıyı açtığımda hayatımın şokunu yaşadım. Yatağımızda, eşim ve köydeki en yakın arkadaşım… Gözlerim doldu, boğazım düğümlendi. Sanki dağlar başıma yıkılmıştı.
O an ne yapacağımı bilemedim. Arkamı dönüp sessizce evden çıktım. Tarlalarda amaçsızca dolaşmaya başladım. Gözyaşlarım sel gibi akıyordu. Nasıl olurdu? Beni bu kadar seven, beni mutlu etmek için her şeyi yapan adam, beni nasıl aldatırdı? Eltim, komşum, sırdaşım, bana bunu nasıl yapardı?
Günler geçti, acım dinmedi. Eşim defalarca haber gönderdi, yalvardı yakardı. Pişman olduğunu, affetmemi istediğini söyledi. Ama ben onu affedemezdim. Gururum kırılmıştı, kalbim paramparçaydı. Köyün imamına danıştım, boşanma davası açtım ve hayatıma yeni bir yön vermeye karar verdim.
Zorlu bir süreçti ama üstesinden geldim. Kendime yeni bir iş buldum, köyün kadınlarına dikiş nakış öğretmeye başladım. Hayata yeniden başladım. Aradan yıllar geçti, acılarım dindi, yaralarım kapandı. Bir gün, köy meydanında, tanımadığım bir adamla karşılaştım. Gözleri çok sıcak ve samimiydi. Sohbet etmeye başladık ve kısa sürede birbirimize ısındık. Adı Mehmet’ti.
Mehmet, hayatıma yeni bir umut ışığı olmuştu. Bana yeniden sevmeyi, yeniden güvenmeyi öğretti. Birlikte çok güzel günler geçirdik. Bir gün, bana evlenme teklif etti. İlk başta tereddüt ettim. Geçmişte yaşadığım acı olaylar beni korkutuyordu. Ama Mehmet’in sevgisi ve güveni sayesinde bu korkularımı yendim. “Evet” dedim.
Mehmet ile evlendik. Çok mutlu bir yuvamız oldu. Geçmişte yaşadığım acıları unutmadım ama onlardan ders çıkardım. Hayata daha sıkı sarıldım, sevdiklerime daha çok değer verdim. Ve en önemlisi, yeniden sevmeyi başardım. Tarlamızda birlikte çalıştık, hayvanlarımıza birlikte baktık, köyümüzün en mutlu çifti olduk.
Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız